Eşlerinin bankalara ya da kamuya vergi borcu olduğunu öğrenenler tedirgin oluyor. Çünkü yapılacak bir hacizde onlara ait mallara da el konulması mümkün. 8 Aralık 2001 tarihinde yapılan bir düzenleme ile evlilik sözleşmesi müessesesi hayatımıza girdi. Bu noktada dört ayrı rejim uygulanıyor.

1) Edinilmiş mallara katılım rejimi,

2) Mal ortaklığı rejimi,

3) Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi,

4) Mal ayrılığı rejimi. Eğer bu tarihten sonra evlenen ya da evliliği devam edenler sözleşme yapmadılarsa ilk maddedeki edinilmiş mallara katılım rejimi devreye giriyor.

Yani evlilik süresince edinilen tüm mallara eşler ortak durumda. Size bir miras kalırsa bu mal ortak olmuyor. Ancak bu maldan bir gelir elde ederseniz bu kez gelirin yarısı eşinize ait oluyor. Yine manevi tazminat da kişisel mal olarak sayılıyor. Bu kısma karşılıksız olarak kazanılan her para ya da mal giriyor.

BELGELENDİRMEK ÖNEMLİ

Gelelim borç meselesine. Burada durum biraz farklılık gösteriyor. Çünkü borçlar kişisel sayılıyor. Eşlerden birisinin vergi borcu olduğunda diğer eşin kişisel mallarına haciz konulamıyor. Ancak edinilmiş mallarda durum değişiyor. Edinilmiş malların sahibi belge ile kanıtlanamaz ise bu kez haciz uygulanıyor. Haciz memuru ispatlanamayan malın borçluya ait olduğunu varsayıyor. Öyle görünüyor ki eve aldığınız her malın belgesini saklamakta fayda var. Ancak eşlerden birisinin bu mallardaki hissesinin tespiti de mahkeme kanalıyla yapılabiliyor. Fakat bir eşin borcundan dolayı diğer eşin maaşına haciz konulamıyor.

HİLE VARSA İPTAL DAVASI AÇILIYOR

Boşanma ve ölüm durumunda ise edinilen malların kimin üzerine olduğuna bakılmadan tasfiyesi yapılıyor. Ancak muvazaa durumu burada istisna tutuluyor. Yani borcu olan eş tüm malları eşinin üzerine yaptırıyorsa burada hile olup olmadığı araştırılıyor. Bu durumda iptal davası da açılıyor.

Sabah