2020 yılında Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta meydana gelen patlamada 135'ten fazla kişinin hayatını kaybettiğin binlerce kişinin yaralandığı patlama sonrası açıklamada bulunan dönemin Saadet Partisi Dilovası eski ilçe başkanı Erkan Bilikli tüm dikkatleri Dilovası üzerine çekmeye çalışmıştı. 

Bilikli açıklamasında ''Peki Beyrut’un durumu gözler önündeyken, oraya üzülüp ağıtlar yakıyorken aynı zamanda ders alıyor muyuz? Çok uzağa gitmeye gerek yok, bizlerin de içinde yaşadığı Dilovası, hemen hemen her gün Beyrut’la aynı akıbeti yaşamaya adaydır. Ağzımızı hayra açmaya gayret ediyoruz fakat şu gerçeği görmezden gelemeyiz. “Dilovası Beyrut olmaya adaydır” ifadelerinde bulunmuştu.

Geçtiğimiz gün Derince Limanı’nda Toprak Mahsulleri Ofisi silolarında meydana gelen patlama, Kocaeli kenti olarak diken üstünde yaşadığımız gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Derince Limanı'ndaki patlama sonrası ilk akla gelen Dilovası oldu. Adeta akaryakıt ve kimyasal yüzlerce tanklarla çevrilmiş durumda olan Dilovası, her biri adeta birer saatli bomba olan bu tanklar sürekli yenileri ekleniyor.

Peki Dilovası’nda bulunan yaşam alanları ile iç içe olan bu kimyasal tanklar ne kadar tehlike arz ediyor?

Olası bir patlama riskine dönük Dilovası'nın risk haritası çıkarıldı mı?

Olası bir patlamada gerek müdahale ve kaçış planı yapıldı mı?

 

Erkan Bilikli, 2020 yılında neler demişti?

Saadet Partisi Dilovası ilçe başkanı Erkan Bilikli'nin 2020 yılında konu hakkında yaptığı açıklamada ‘Dilovası Beyrut olmasın’ dedi.

Bilikli: Geçtiğimiz haftalarda Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşanan patlamayı hem üzülerek hem de dehşete kapılarak takip etmiştik. Öylesine büyük bir patlamaydı ki adeta şehre atom bombası atıldı zannettik. Daha sonra yetkililerin açıklamasıyla beraber patlamanın sebebinin Beyrut limanındaki depolanan kimyasal maddeler olduğunu öğrendik. Beyrut Limanı Lübnan’ın denize açılan kapısıydı ve ticaret hacmi oldukça yüksekti. Ne kadar kontrollü yapılırsa yapılsın bu kadar kimyasalı bir arada toplamak adeta güzelim şehri tarumar etti.


Peki Beyrut’un durumu gözler önündeyken, oraya üzülüp ağıtlar yakıyorken aynı zamanda ders alıyor muyuz? Çok uzağa gitmeye gerek yok, bizlerin de içinde yaşadığı Dilovası, hemen hemen her gün Beyrut’la aynı akıbeti yaşamaya adaydır. Ağzımızı hayra açmaya gayret ediyoruz fakat şu gerçeği görmezden gelemeyiz. “Dilovası Beyrut olmaya adaydır” İlçemizde bulunan limanların çoğunluğu tıpkı Beyrut limanı gibi kimyasal depolama kapasitesine sahip. Üstelik bu depolanan kimyasalların patlama riski de oldukça yüksek.


En son 2017 yılında Solventaş limanında meydana gelen patlama ve ardından süren yangın 5 saat süren yoğun çalışmalar ile ancak kontrol altına alınabilmişti. Eğer daha patlayıcı bir kimyasal tank olsaydı belki de domino etkisi yaratacak ve Dilovası haritadan silinecekti. 50 bin insan, 50 bin can!
İktidar partisi son 20 yılda Dilovası limanlarını sanayicilere açarak Dilovası’nı ipte yürüyen cambaz gibi yapmışlardır. Diğer ilçeler bizim halimize bakıp ibret alıp “Allah kurtarsın” derken, bizim yöneticilerimiz Dilovası’nın yükselen şehir olduğunu iddia ediyor. Elbette ki biz de Dilovası’nın yükselmesini istiyor ve çabalıyoruz fakat Dilovası, son kalan yeşil tepesine kimyasal tank koyarak mı yükselecek?

Geçtiğimiz hafta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dilovası’na yapılacak 20 adet YENİ kimyasal tank için olumlu ÇED raporu verdi. Biz halihazırda zaten tanklarla boğuşurken idareciler Dilovası’nı gözden çıkarmış bir tavır takınıyorlar. Bunu 50 bin insana, çoluğa’ çocuğa reva görmek tam anlamıyla insafsızlıktır. Dilovası’nın altına dinamit yerleştiriyor, sonra da yükselen şehir diyorlar. Evet,Yakında patlayan tanklarla hepimiz havaya uçacağız, yükseleceğiz.