TBMM Genel Kurulda Sinan Ateş cinayetine değinen Gergerlioğlu, kendisine çirkin sataşmalarda bulunan MHP Grup Başkan Vekili Muhammet Levent Bülbül’e cevap dersi verdi. Her zaman mazlumların yanında zaliminde karşısında duracağını söyleyen Gergerlioğlu, “Zalimin de mazlumun da kimliğine bakmam. Bu yüzdende Cumhur Zulüm ittifakının Sinan Ateş cinayetini kapatma cabalarına ortak olmayacağız” ifadelerini kullandı.

Öte dünyada mazlumlar yakanıza yapışacak
Yasalaşmış OHAL KHK’lerinin iptaliyle ilgili bir yasa teklifi verdiğini belirten Gergerlioğlu, “İçinde soykırım belgelerinin olduğu olayları anlattım. İnsanlığa karşı suç olan iktidar fiillerini anlattım ve maalesef bu Mecliste yasa teklifimiz reddedildi. Bu, çok yanlış bir karardı Meclis adına, milletvekilleri adına çünkü insanlığa karşı suçlar içeren fiiller hakkında maalesef itirazınız olmadı ve bunları bitirecek bir yasaya imza atmadınız. Bu, hukuken suçtur yani “Bu dünya da ben kurtulurum.” dersiniz ama bir de dinen bakalım. Bence dinen de, öte dünyada yakanıza yapışılacak, sorgulanacak bir yanlışı işlediniz. Çok büyük bir yanlış bu.” ifadelerin kullandı.


KHK meselesini de Kürt sorunu gibi çözümsüz bırakmayın
KHK meselesinin çözülmesi gerektiğini vurgulayan Gergerlioğlu, “Milyonlarca insanın bu çözümü bekliyordu ve bu Meclis çözmedi. Sorunlarımızın çözüm yeri bu Meclistir. Biz, başka bir çözüm yeri aramıyoruz. Yıllardır bir başka meseleye de çözüm burada bulunmadığı için mesele kronikleşti. Neden bahsettiğimi herkes biliyor değil mi? Kürt meselesine de en az yüz yıldır burada çözüm bulunmadığı için kronikleşti, içinden çıkılamaz bir hâle geldi. Çocuklarımız ölüyor, kahroluyoruz. Milyonları etkileyen KHK meselesi de çözümsüz kalırsa bugün Kürt sorununun yaşadığı bu çözümsüzlüğü KHK sorunu da yaşar. “Aralık 2023’te Gergerlioğlu bunu demişti ve bu Meclis bunu dinlememişti.” derler, arşivlere bakarlar.” şeklinde konuştu.

“Yurtdışında Türkçe kelime duyunca gülümsüyorum”
Arşivlerden bir örnek göstererek konuşmasını destekleyen Gergerlioğlu, “1938 yılından, Meclisten bir belge bu. Bir gazete haber yapmış; Meclise bir vekil yasa teklifi vermiş, yasa teklifinde ne var biliyor musunuz? “Türkçe konuşmayanlara ceza verilecek ve para cezasının yarısı ihbar edenlere mükâfat verilecek.” Bu Mecliste bu yasa teklifleri verildi. Diyeceksiniz ki: Uygulandı mı? Tabii ki bunun fiiliyatları da uygulandı, her dönem bunlar uygulandı; bunu Kürt halkı çok iyi biliyor ve o yüzden zaten çözümsüz bir şekilde şu anda bu mesele ortada. Biz diyoruz ki: Sorunlar çözümsüz kalmamalı. Bir insan için ana dili çok sıcaktır. Ben yurt dışına gitsem, Türkçe bir kelime, cümle bulsam yüzüm gülümsüyor, sizin de öyledir. Kürtler için de Kürtçe kelime duyduklarında yüzleri gülümser ama bakarsınız cezaevine gider, anasıyla Kürtçe konuşamaz, Diyarbakır zindanlarında biz bunu yaşadık. Anasıyla sadece bakıştı o mahpuslar, anne de çocuğu da konuşamadılar” dedi.


Esat Oktay Yıldıran mahpusun ağzına fare koydurmuş
Abdurrahim Semavi’nin Diyarbakır zindanını anlatan “Zindanda Çocuk” isimli kitabına vurgu yapan Gergerlioğlu, “Kürt kimliğini savunduğu için cezaevine girmişti ve hani bugünlerde okullara ismi verilen Esat Oktay Yıldıran ne yapmış biliyor musunuz? Kitabını okuyun, görürsünüz. Semavi,“Bir gün benim hiçbir suçum yok koridorda yürüyordum, infaz koruma memurları ellerinde bir şey saklayarak ve gülerek beni yakaladılar, yere yatırdılar, hepsi elimi ayağımı tutuyor ve ağzıma kaygan bir şey koydular. ‘Nedir bu kaygan şey?’ diye merak ettim ve beni kaldırdıkları zaman ağzımdan o kaygan şeyi çıkardım. Neydi biliyor musunuz? Ölmüş bir fareyi koymuşlar, mahpusa zulmetmek için. Ağzımı yıkadım da yıkadım, onun kokusu, iğrençliği gitmedi. En sonunda gidip dişimi çektirdim.” diyor. Bu memlekette bunlar yaşandı. Bunu yaptıran adamın ismini kalkıp “ Şehit Esat Oktay Yıldıran İlkokulu” diye açılış yapıp orada köşeler oluşturuyorsunuz. Ondan sonra niye Kürt sorunu var? Baskımız olmasa o isim de kaldırılmayacaktı. İnsanlığa karşı suç işleyen birisinin ismini kalkıp bir okula veriyorsun; bundan dolayı muhalefet ediyoruz, bundan dolayı “insan hakları” diyoruz. Biz o günleri unutmadık. Bu sorun neden ortaya çıktı, neden şu anda içinden çıkılamaz bir hâlde; işte bunun anlamı orada. O cevaplar orada, bunu niye görmüyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

Sinan Ateş cinayetinin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz!
30 Aralık 2023’ün Sinan Ateş’in cinayetinin 1’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Gergerlioğlu, “Bu cinayetle ilgili bir adım atıldı mı? Hayır! Daha iddianame bile ortaya çıkmadı. Neden çıkmıyor? Birtakım polislerin nezaretinde katiller getirilmiş, MHP'li isimler burada işe karışmış ve iddianame çıkmıyor. Ben boşuna mı “Cumhur zulüm İttifakı” diyorum. Sizin suçlarınıza ortak olmayacağız, ne KHK zulmüne ortak olacağız ne Kürt sorunu konusundaki zulümlerinize ortak olacağız ne de bu ülkenin yeni Susurluk’u olan Sinan Ateş cinayetinin üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Biz bu suçların hiçbirine ortak olmayacağız.” şeklinde konuştu.


Fikri olmayan, sözü olmayan küfür eder! Ben bunu öğrendim, böyle bir terbiye aldım… Ağzımda da kötü bir söz yoktur!
Gergerlioğlu’nun konuşmaları üzerine söz alan MHP Grup Başkan Vekili Muhammet Levent Bülbül, Sinan Ateş cinayetinin araştırılması ve katillerin bulunması için mücadele etmek yerine Gergerlioğlu’na çirkin sözler söyleyerek gündem değiştirmeye çalıştı. Sinan Ateş cinayetinin sesiz sedasız üzerini kapatmaya çalışanlar bu meselenin takipçilerine hakaretler ederek susturmaya çalışıyor. Bu söylemler karşısında tekrar söz alan Gergerlioğlu, Fikri olmayan, sözü olmayanlar küfür eder. Bizim sözümüz var, fikrimiz var, çözüm önerilerimiz var ve o yüzden konuşuyoruz. Biz Meclislerde konuşuruz ve buradan çözüm ararız. Çok açık, herkes biliyor. Sinan Ateş cinayeti nasıl işlendi? Eşi feryat ediyor, çözüm yok. Her şey ortada… MHP’li isimlerin karıştığı apaçık ortada. O katillerin polis arabalarıyla, Özel Harekâtçıların arabalarıyla nasıl getirildiği ortada. Ben bu milletin Milletvekiliyim, ben gerçekleri söylerim. Bizi istediğiniz kadar tehdit edin, biz burada gerçekleri söylemek için halkımızdan izin aldık ondan dolayı buraya geldik. İstediğiniz kadar o gerçekleri örtbas etmeye çalışın. Sinan Ateş cinayeti bu ülkenin ikinci Susurluk’udur. Bu cinayetin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz. Belki seçime kadar Gergerlioğlu söylemişti dersiniz. O iddianame ortaya çıkmayacak. Aslında her şey apaçık ortada, her şey apaçık ortada ama bu “cumhur zulüm ittifakı”nın devam etmesi için iddianame ortaya çıkmıyor. Ortada bir cinayet var, bu cinayetin failleri var, apaçık deliller var. Bunları gündeme getiriyoruz, bize burada hakaret ediliyor. Başka bir lisan bilmezler. Küfür, hakaret, iftira onların lisanı bu. Biz burada mazlum, öldürülen kim olursa olsun, bu işin peşine düşeriz. Ben insan hakları savunucusuyum. Zalimin de mazlumun da kimliğine bakmam, ne olursa olsun hayatım boyunca bunu yaptım. Ben bunu öğrendim, böyle bir terbiye aldım… Ağzımda da kötü bir söz yoktur. Bak, senin kötü sözüne kalkıp burada hakaret, küfürle de cevap vermedim.” ifadelerini kullandı.